Tarafsız bölgede kalmamak, “mış” gibi yapmamak ve çığ gibi yükselen çığlıklara sessiz kalmamak… İşte bütün mesele bu!
Markalar kendilerine bir anlam yüklemek zorunda artık. Irkçılık, ötekileştirme, gelir adaletsizliği, iklim krizi… Sorun ne olursa olsun değer yaratma kültürüne sahip markalar yeni dönemin esas mimarı olacak. Uluslararası Basketbol Vakfı da yeni dijital platformunu bu ilkeler üstüne kurdu. Basketbolun gücünü kullanarak barışa, toplumsal eşitliğe ve sosyal dayanışmaya katkı sağlayan projeleri hayata geçirmek ve geliştirmek platformun ana amacıdır. Binlerce çocuğun şansı ve mutluluğu da bu projeyle hayat bulacak.
Dahası var: IBF (Uluslararası Basketbol Vakfı) 2008 yılında kuruldu. 2016’dan itibaren projelerini hayata geçirmeye başladı. Üç yılda 64 ülkede 28.000’den fazla çocuğun hayatına dokunmaya başardı.
Yeni platform sayesinde geliştirilen projelere bağış yapabilir, gönüllü olarak içerisinde bulunabilirsin.
Satır arası: Ne sporun siyasete alet olması, ne saha dışı skandalları, ne de izlerken aldığınız keyif… Şimdi sadece beş dakikanızı ayırıp sporun toplumlar üstündeki olumlu etkisini ve FIBA’nın yeni platformun kaç çocuğun umudu olabileceğini düşün. Sence de daha zevkli değil mi?
Görsel: fiba.com